Bu şehri görmeden duramam. Kalsam uzaklarda, Sevgiliye
hasretiyle yanar durur yüreğim. Yürüyemesem bir gün Atatürk Bulvarı’nda,
buluşma yerinin adı YKM olmasa, Yüksel Caddesi’ne yolum düşmese, değişen
gençlikleri seyredemesem bankların yanlarındaki taştan heykellerle
Dost Kitapevine giremesem, ucuz filmleri, kitapları
karıştıramasam, geçen saatlerin farkına varmadan akşamı bulsam ve dışarı çıktığımda akşamın karanlığında
şehrin ayazı yüzüme çarpmasa,
Duramam bu şehri görmeden
Çıkamasam Tunalı Hilmi Caddesine
Bir kez olsun oturup Kuğulu
Parkta kâğıt helva yiyemesem, aldığım
nefesi doldurup ciğerlerime Seğmenler
Parkına yürüyemesem, orda gelmiş geçmiş aşkların izlerini süremesem
Ufka takıldığım bir noktada
Göremesem Atakule’yi, Kocatepe’yi, Anıtkabir’i ve dahi
Ankara Kalesini
Bu şehri bir gün görmesem
Kalsam uzaklarda
Bir daha çıkrıkçılar yokuşundan kaleye gidemeyeceğimi
bilsem
Gençlik parkında ilk heyecanlarımı hatırlayamasam
Gardan bir kez trene binip İstanbul’a gidemesem
Hamam önünde eski Ankara’nın izlerini yakalayamasam
Bahçeli 7. Caddede gençlerle yürüyemesem
Sevmesem bile alkolü, Sakarya Caddesinden geçerken anason
kokusunu duymasam
Atatürk Orman Çiftliğinde köfte ekmek ya da bir kap
dondurmasından yiyemesem
Yani bu şehri şehir yapan her şeyden uzakta olsam
Kimsem olmasa bile
Bir başıma da kalsam, düşsem sokaklarında elimden tutup
kaldıranım olmasa da
Bu kenti görmeden duramam.
Özlerim belki başka kentleri
Tarihinden dolayı İstanbul’u
Rahatlığından Akdeniz’i
Doğduğum, büyüdüğüm,
yaşadığım, gönül haneme insanlar alıp
insanlar bıraktığım kentleri ne kadar özlersem özleyeyim
Ankara’yı bir gün görmeden duramam.