28 Eylül 2017 Perşembe

ŞİMDİ... ŞU AN...

Bir gece düşer  ansızın
Ummam dediklerin
Umut olur
Hayal olur
Denizler durulur
Rüzgârlar eline verir yelkenini
Gemi olur kayık olur
Umutlarında yüzer
Bazen hırçın bazen sevdalı
Bir kadın şarkı söyler usuldan,
Hırçınlaşır, hoyratlaşır sonra dinginleşir müziğin nağmeleriyle
Işıklar dökülür
Yıldız misali saçlara
Bir el uzanır
Çok uzaklardan
Dansa bırakır bedenler
Sözler önemsiz
Yer önemsiz, zaman durur.
Telaşlı zamanlardan kaçıp
Anısız hayatlardan gelir bakışlar
Bir orta oyununda başrole talip
Ne sen susarsın
Ne onlar
Hüzünler yol alır düşüncelerden kalplerden
Yarına ertelenir tüm planlar
Şimdi şu anda burada tüm açık denizlerde savrulanlar
İşte bir kayık, bir kürek
Diğer kürekte bir başka yürek
Dalgalar durdu bu gece
Ay yol verir pusulanıza  
İçinizde kalan bir çocuk
Her hatanda sığındığın yanın
Hep örselenen
Hep ağlayan
Acıyan ağrıyan yanın
Işıklarda
Seslerde ve dansın tam göbeğinde
Yol ver hayat bu gece

Yarın nasıl olsa gelecekŞU 

18 Ocak 2017 Çarşamba

Ne kadar zaman oldu unuttum, gönlüme ışık düşmeyeli,
Varmayalı bir dost sohbetine
Sevmeyeli bir canlıyı ve tutmayalı bir çocuğun elinden
Ve paylaşmayalı bir simidi ikiye bölüp
Unuttum beni bende ve bu dünyadaki ben değildim yaşayan
İşte nihayet tanıdk bir "OH" çekti dilim
eşim dostum arkadaşım haksızlığın içinde kayboldum
Bulamadım ki kendimi ikna edecek bir kaç kelam
Ve ben beni ikna edemezsek ne söylerdim dost sohbetlerinde
Küskündüm havaya suya...

Nihayet dostum havaya düşen cemre gibi düştüm bende kendi yüreğime
Yarın çok güzel olacak
Ve ben cemre misali düşeceğim suya toprağa ve yeniden filizlenecek yaşama dair ne kalmışsa umutlarım

UNUTULMUŞ ZAMAN


 Sen buraları bilir misin

Gözlerine kaybedilmiş zaman gölgesi düştü

Şu fakültede okudum

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi

Kendi sessizliğinde dalmış seyrediyor zamanı

Kaldırım taşlarında az ayakkabı eskitmedim

Taşların dili olsa da anlatabilse
Anlatamadıklarımı

Zaman akşamı vuruyordu

Güz kokusu soluyordu hava

Ve Ankara ışıl ışıl

Kurşunların gölgesinde

Barut kokusu ve can korkusuyla
Gölge gibi süzüldük, yaşamın derinliklerine

Yine gölgeler uzuyor, Beşevler’de

Gençlik aşklarını erteledik, zamanın kırıntı aralıklarına
Bir yeşil göze vuruldum.
Rüyalarımda kurşunların altında kavuştum
Hiç ellerini tutamadım
Daha gözlerinin yeşilinden dalamadan maviliklere
Karşıt görüşten, davamıza ihanet dediler
Yüreğim sustu
Kendi arkadaşlarımıza sevdalanamazdık
Onlar dava arkadaşımız, sırdaşımızdı

Az önce konuşulmuştu, yeni aşklar

Unutulan romantizm

Aşk büyüsü, gençlik heyecanları

Parfüm kokuları yerine kan kokusu soluduk
Sevda mektuplarını yeşil gözlünün
Kitabının arasına koymak yerine
Gecenin korkulu, sokak köpeklerinin bile
Saklandığı saatlerde
Duvarlarda Vatanı kurtardık,
Giden gençliğimizden, heyecanlarımızdan
Habersiz.

Filiz aşklara şiirler yazılıyordu

Gizemli gözler sorgulanıyordu satırlarda
Sen bunları bilemezsin küçüğüm.

Eller üşümüştü

Gözlerde yeni heyecanlar sabırsızdı
Bilemezdi böylesine acı
Ama gidenlerin ardında ağlayışları duymuştu
Anlatılanlarla korkmuş
Büyümekten kaçmıştı
Eller uzandı birbirine
Kış uykusunu çoktan alıp gitmişti
Salkım söğüt gölgesinde
Kaynak suyu serinletiyordu, geçen acıların yangınını
Ve bir

Bahar büyüyordu avuçlarda.

15 Ocak 2017 Pazar

50
Yarım asır
Günler ne hızlı akıyormuş
Ne çabuk geldim bu yaşa
Kimbilir kaç kişi sordu bu soruyu
Bir ben değilim ilk keşfeden
Ya gönlüm
Gönlüm bıraktığım yerde
Çocukluğumda
Gençliğimde
Otuzlu yaşlarımda...
Yaşım 50
Yaşadıklarım yüzümde belli
Saklamıyorum ne yaşadıysam
Saçlarımda aklar
Yüzümde çizgiler
Gözüme düşen hüzünde
Ve ertelenmiş günlerim gecelerim
Varsa öfkelerim ertelenmişliklerdendir
Yaşım elli
Artık kabullenme anı
Hazırım ...

KAÇ KİŞİYİM

ben kaç kişiyim ..... sen kaç kişisin deme tekim, birim tek olsan bir olsan sevmezdin beni ..... olduğum gibi sevmezdin öfkemde, sabrım da, ...