Bugün Bayram... Herkesin birbiriyle kucaklaştığı, selamlaştığı, küskünlerin barıştığı, barıştırıldığı, büyüklerin ziyaret edildiği bir gün. Peki öyle mı? yoksa bizim kendi kendimize anlamlar yüklediğimiz bir gün mü? Ya da öyle de, bayram beni ve cevremi mı terk etti? Neden küstüklerim var, bana küsenler, yıllardır kemikleşmiş kırgınlıklarım... İste bu sabah Bayram gelmiş neyime modunda attım kendimi dışarılara. İçim dışımda, dişim içime dönmüş. Bedenimde her şey yolunu şaşırmış. Kahvaltıyı dışarıda yapayım dedim ama Bayram sabahı her yer kapalıymış. Eh doğru ya Bayram herkese... Her şey senin etrafında dönmez. Bunca yaşa ve yaşanılmış bayram sabahlarına rağmen yeni öğrenmiş olmakta şaşırtıcı oldu. Buldum bir yer , kahvaltı yapmaya ama keşke bulamasaydım da evimin yanındaki bildiğim fırına mecbur kalsaydım... Bayat yumurta, patates ve mide ağrıtıcı bir çay. İçim dışıma dar, dışım içimde olmaya razı değil. Yeniden sürdüm arabayı, yollara. Ne arıyorum, neyi arıyorum? Gelen Bayram mesajlarına kızıyorum. Herkesten biri olmak, otomatik mesajlarla anılmaya isyanım. Bulutlar güneşe bir yol veriyor, o da hemen saltanatı eline geçirip yakıyor tenimi. Bir hapsediyor ve serinlikte dinlendiriyor az önce güneşin yaktığı doğayı. Su dinlendirir çalkantılı ruhumu...deyip vardım suyun basına . "Bekleme sen ara sesini duymak istediklerini" dedim ve park edip arabamı başladım hayatıma ufacık dokunuşlarla renklendiren insanlarımı aramaya. Hala gelen bayram mesajlarına kızıyorum karşıt mesajlarımla. Sonra güvenlik görevlisi gelip beni süzüyor. Ne düşünüyor ki? Tek basına bir kadın, bunca sımsıkı kapalı kadınların olduğu bir zamanda basını bırak kolları çıplak bir kadın... hem de bayram bayram, Evinde torunlarıyla olması gereken bir yaşta bir başına, otomobilin içinde habire telefonla konuşuyor.... Attım arabadan kendimi dışarı, güvenlik görevlisinin görebildiği alanların dışına çıkıp üzerimdeki gözlerinden kurtularak. içimi havalandırmaya yürüdüm gölün kenarına ve derin derin nefeslendim suya değen rüzgarın getirdiği oksijenle. Göl sakin, rüzgar sakin, göldeki ördekler, karabataklar sakin. Yürüdüm durdum, sağıma soluma bakındım, oturdum gölgenin en koyusunda ki bir banka, başladım yeniden insanlarımla konuşmaya. Aradıklarımdan kimi mutlu oldu, kimi sıradan aldı selamımı, sonra emmi kızı- oğlu aradı. Bir ben bayramın kalabalığından yalnızlığa bırakılmış sayarken kendini dışarı atan onlarca insan vardı kafelerde banklarda. Kimi çocuğuyla kimi eşi- sevgilisi. Hatta piknik yapanlar. "bayram benim neyime, ben tatilde ailemle doğanın kucağında mangalın keyfine varırım" Demek ki Bayram bir tek bizi terk etmemiş. Hala midem ağrıyor. Sırtımı ufak ufak ısıtıyor buluttan kaçabildiği anlarda Güneş. Yan banka saçı sakalı ağarmış biri oturdu. Gazete okuyup arka arkaya sigara yakıyor.. İnanılmaz kötü geliyor koku. Bıraktım ya sigarayı yaklaşık 10 ay önce... Bir çift geçiyor önümden, demlenmiş yaşları ama gönülleri liseli. Adam ellisinden fazla, kadın kırkın üzeri. Adam az kalmış beyaz saçlarına uyumlu beyaz kot pantolon, kol uçları mavi geri kalanı beyaz tişörtü, ayağında kahverengi ayakkabılar, tutmuş kadınının elinden. Kadın salmış koyu kahve saclarını omuzuna, giymiş adamına uygun kıyafetlerini. Mavi şık bir bluz, uçuş uçuş ve beyaz kot pantolon, kahverengi ama topuklu ayakkabıları. Onlar yürüdü gitti el ele çoktan, ben onları yazıyorum hala.... Kıskanıyor muyum? Geçip giderken seyredilen mı, yoksa seyredenlerden mı olmayı istiyorum? Hem geçip gidenlerden olup hem farkına varanlardan olamaz mıyım? Onca kişiyi arıyorum ve onlarca kişi arıyor beni ama tamamlanmıyor içimde ki boşluk ve tatmin olmuyor, arayışlardan yorgun ruhum. Beklediğim başka bir şey olmalı? Varacağım bir yer, bulacağım madenlerim olmalı. Beyaz bir kota, bir bluza hapsolmak değil düşlediklerim. İste yine geçiyor çiftler, yine el ele ama bir bütün değiller . aynı ufka birlikte bakamıyorlar. Serin esen rüzgar, arada yakan güneş, sigara kokusu, yanımdan geçip giden ayak sesleri... Dön kalbim kendi evine, sığınağına ve tak maskelerini, başla oynamaya rollerini. kabullen herkes gibi sana verilen bütün kimlikleri... törpüle bütün köşelerini ve olmayan hayallerini unutup yeni ve varılabilir hayallere....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
KAÇ KİŞİYİM
ben kaç kişiyim ..... sen kaç kişisin deme tekim, birim tek olsan bir olsan sevmezdin beni ..... olduğum gibi sevmezdin öfkemde, sabrım da, ...
-
Kalbini yanımda taşıyorum , Seni kalbimde taşıyorum Ve hiç şüpem yokki nereye gidersem gidiyim , Sende benimle geliyorsun , Ve bi başıma ...
-
Söyleyemediklerim var, hep içimde biriktirdiklerim... Gelirse bir gün zamanı ve gözlere aksi düşerse gözlerimin işte o güne hazır...
-
Elleri birbirine karışıyor, yüzü al al, heyecan bulutu oturmuştu gözlerine. İş arkadaşlarının heyecanını görmelerini istemiyor ama elin...
Bir fazla cümle var, son cümle: İYİ BAYRAMLAR....
YanıtlaSilyorumunu dikkate aldım, farketmediğim hatalarıda gördüm, teşekkürler...
YanıtlaSil