Kadın yorgun, kadın şaşkın. Tanımadığı terkedilmişliğin içinde , evinden yüzlerce kilometre uzakta.
Tanışmaya hazır bir şehirde, insanlar aynı. Çocukluğunda hep duyduğu ve farklı
sandığı bu şehir hiçte yabancı değil, hatta gülümseyerek çok eski bir tanıdığı karşılar gibi kucak açıyor, gönülden insanları. Bahar gelmiş,
şehir kirli. Bu kaçıncı şehri kısa sürede gördüğü, on beş mi? Güneydoğudaki illere
girişi geldi aklına. Önce çöpleri karşıladı kentin, böyle anlaşılıyordu şehrin
yaklaştığı. Hep gülümsedi “ Evet burada yaşama başka türlü bakılıyor” Şehir
anlayışı farklı. Terkedilmişlik hissiyle kendilerini çöpleriyle boğarak mı cezalandırıyorlar acaba. Kadında terkedilmişliğini sigarayı artırarak zarar veriyor
kendine emanet bedenine. “ Bu şehir farklı.” Yüreğinden diline gelip sesiz
kalmış sözcükleriyle. Hala eskilerin izleri yenilerin izlerini siliyor. Eski
yaşıyor, yeniler onları parlatıyor. Geçmişin mozaiğinin içinden beyaz güller
gülümsüyor. “ Ben hayatım sen gelip geçici” derken güzel, alımlı ve herkes
tarafından beğenildiğinin farkındalığında ukala dikiyor gözlerini, geçmişin
izlerinde omuzları çökmüş kadına. Kadın yutkunuyor “ Sende geçicisin ama bunun
farkında değilsin. Oysa ben biliyorum. Ya sen her mevsim burada açtığında mozaiklerdeki aşkları, kavgaları görmez misin?”
Kadın dönüyor gözlerinde bulutlarla. Bir erkek süzülüyor ansızın bakışına. Önce
mesafeli. Kadın mesafeyi daraltıyor. Hikayelere hikayeler katarak erkeği yanına
çekiyor. İçinde fırtınalar, uzanabildiği yerde geçmişin çoktan geçmiş ama hiç
bitmemiş güzelliği, gözlerini dikmiş beyaz güller. Erkek cebinden çıkarıyor
bıçağını ve beyaz güle dokunuyor, gülün canı acımıyor kadın gülümsüyor,
hüzünleri içerilere göndererek. Gül kadının eliyle buluşuyor ancak gözler
kaçak. Anlatıyor erkek, kadın anlatımlarına hile katıyor. Belki de içindeki
fırtınaları oraya bırakmak istiyor. Erkek kadının hüzünlü yanına dokunuyor,
kadın irkiliyor. Fırtınalarıyla orda kalmak istiyor ama gitmeli zaman daralıyor.
Arkaya gözlerini bırakıyor. Erkek sadece bakıyor. Kadın gidiyor, fırtınalarıyla,
gözlerini uzak, yüzlerce kilometre uzaktaki o şehirde bırakarak. Erkek ne yaptı
arkasından bilinmez, ancak kadın geçen yıllara rağmen hala orda bıraktığı fırtınalarıyla
kalmış gözlerini düşünmekte, bir de sessizce süzülüveren esmer tenli erkeği.
29 Mayıs 2012 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
KAÇ KİŞİYİM
ben kaç kişiyim ..... sen kaç kişisin deme tekim, birim tek olsan bir olsan sevmezdin beni ..... olduğum gibi sevmezdin öfkemde, sabrım da, ...
-
Kalbini yanımda taşıyorum , Seni kalbimde taşıyorum Ve hiç şüpem yokki nereye gidersem gidiyim , Sende benimle geliyorsun , Ve bi başıma ...
-
Söyleyemediklerim var, hep içimde biriktirdiklerim... Gelirse bir gün zamanı ve gözlere aksi düşerse gözlerimin işte o güne hazır...
-
Elleri birbirine karışıyor, yüzü al al, heyecan bulutu oturmuştu gözlerine. İş arkadaşlarının heyecanını görmelerini istemiyor ama elin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder